
Dursunbey Yok Olmaya Göç Vermeye Devam Ediyor.
2012 yılı da olumsuzluklarla geçti, gidiyor. Ülkemizin sorunları çözüldü mü? Bırakalım ülkenin sorunlarını… Gelelim şu bahtı hiçbir zaman gülmeyen, demokrasi gazisi Dursunbey’e… İki yıldır Dursunbey’i ve Dursunbey’in sorunlarını yazdım, durdum çare olabilir miyim diye… Ben görevimi yapmanın, yerine getirmenin mutluluğunu hep yaşadım ve yaşıyorum. Anlamayanlar, ilgilenmeyenler, görmezden gelenler, çözmeyenler, Dursunbey’le adeta alay edenler utansın. Zaten Dursunbey’de ne kalmış ki… Ben size en basitinden bir-iki örnek vereyim. Çıkın şöyle çarşıya, gidin Dursunbey Sanayi Sitesi’ndeki küçük esnaf ve sanatkarlarımıza bir bakın. Bir sorun “İşiniz nasıl, ne yapıyorsunuz? Hayatınızdan memnun musunuz? Kiralarınızı ödeyebiliyor musunuz? Kalfa ve çırak bulabiliyor musunuz? Yanınızda çalıştırdıklarınızın haftalıklarını verebiliyor musunuz? Sigortanızı, verginizi ödeyebiliyor musunuz? En önemlisi sanayiye gidip gelecek dolmuş paranız var mı? İçtiğiniz çayların parasını ödeyebiliyor musunuz?” Ne diyecekler biliyor musunuz? Hepimiz perişanız, hepimiz mahvolduk, hepimiz iflasın eşiğine geldik, hepimiz kepenklerimizi kapatacağız. Yani yok, yok… Hiçbir şey yok… Benim Ahi esnaf ve sanatkârım ne diyor: “50 senedir sanayideyim. Yiyecek ekmeğe muhtacım. Dükkanımda 500 bin liralık takımım tezgahım var ama işim yok. Kalfam, çırağım yok. Hiçbir şeyim yok. Sadece işsizliğim var. Atölyem başıma yıkılıyor.” Peki bu durum nereye kadar gidecek? Bu olumsuzluk sadece Dursunbey’in sorunu mu? Çevremizdeki diğer ilçeler nasıl gelişip, kalkınıyor? Sanayicisi, tüccarı, küçük esnaf ve sanatkarı Dursunbey’den daha iyi ortamdalar. Dursunbey her alanda erozyona uğradı. İşsizliği ve göçü iliklerine kadar yaşıyor. Ama bu millet hala yaşadıkları bütün bu olumsuzlukları, sıkıntıları görmezden gelip, yaşadıklarını unutup Dursunbey’e hiçbir yatırım yaptıramayan, getiremeyen siyasilere oy veriyor! Dursunbeyliler olarak unuttuğumuz “mutluluk” sözcüğünü ne zaman kullanabileceğiz? Ne zaman “oh, çok şükür, Dursunbeyimiz kalkınıyor, nüfusumuz artıyor” diyebileceğiz? Peki yine soralım: İşlerini kaybedenler, iflasın eşiğine gelmişler, iş bulabiliyorlar mı? İnsanlarımız kazandıkları parayla geçinebiliyorlar mı? Çocuklarının eğitim ve öğretimlerini sağlayabiliyorlar mı? İstedikleri yerde, istediği gibi sağlık hizmetleri alabiliyorlar mı? İnsanların büyük sorunu olan geçim derdi ve işsizliğe çözüm bulabildiler mi? Ülkemizde huzur var mı? Halkımız güven içinde yaşabiliyor mu? Gençlerimizi, istikbal endişesinin pençesinden kurtarabildiler mi? Hak, hukuk, adalet! Bunlar ne âlemde? Bu sorulara aklı başında gerçekleri görüp yaşayan insanlar cevap verebilir mi? Olumlu cevap vermek çok zor. Biliyorum bazılarınız “Dursunbey’in sorunlarını ne ikide bir yazıyor, siyasileri eleştiriyorsun, niye onların canını sıkıyor, üzüyorsun? Sen de başkaları gibi görme, duyma, ilgilenme. Sen de ihale peşinde koş. İhale almak için ona buna yalakalık yap. İhale ve iş almak onu bunu bağ evlerine götür, yedir içir, iş bağla. Helal kazancına haram kat. Kazandığın haramları da görmezden gelip çoluğuna çocuğuna yedir! Olmamış işleri olmuş gibi yaz.
Yapılmamış işleri yapılmış gibi yaz mı?” diyorsunuz? Yine herkes gibi biliyorum ki, servetine servet katanlar, Dursunbey’in hiçbir meselesine kafa yormayanlar, hangi iktidar gelirse onun arkasında koşturan, yüzleri kızarmayan, toplum içine çıkamayan, kendi memleketlerinde insanların yüzüne bakamayan, kim bilir kalpleri taşlaşmış insanları görünce bütün bu yazdıklarıma üzülmüyor da değilim. Değer mi diyorum. Bir Kepsutlu kendi memleketine “Kepsutumuz”, bir Simavlı kendi memleketine “Simavımız” derken, Dursunbey’i “Dursunbeyliyim” diyen sözde zadeleri görünce insanlar bunlardan kaçıyor. Neden acaba? Çünkü bunlar artık akrep gibi olmuşlar. Herkesi çıkarları için avlayıp adeta sokuyorlar. Bu gibi insanların çoğaldığı Dursunbey kalkınır mı siz söyleyin. Hepsi küçük çıkarları için iktidarın kapısını bekliyorlar. Eleştirmiyorlar, eleştiremiyorlar. Gerçekleri konuşmuyorlar, konuşamıyorlar. Yılışıyorlar, gerdan kırıyorlar, el ufalıyor zavallılar… İşte sevgili okurlarım bütün bu olumsuzlukları yaşayarak 2012 yılını da uğurlamaya hazırlanıyoruz. Hatırlıyorum da her gelen yeni yıla umutlarla başlamıştık. Hayallerimiz, umutlarımız vardı! Her gelen yıl Dursunbey için, Dursunbeyliler için, bizim için, hepimiz için maalesef hüsranla geçti. Her yıl Dursunbey için, Dursunbeyliler için geride kalıp gidiyor. İşte 2012 yılını da böyle boşa geçmiş yıl olarak uğurlamaya hazırlanıyoruz. Allah bir daha böyle boşa geçen yıllar göstermesin. Biliyorum bu düzenden memnun olanlar vardır. Onlar her devrin, her iktidarın adamlarıdır. Onlar için ülkenin çıkarları nedir ki? Onlar için Dursunbey’in küçülmesi, insanların ezilmesi bir tas çorbaya, dört ekmeğe, on torba kömüre muhtaç edilmesi, yoksulluğa itilmesi hiç önemli değildir. Bütün bunları görmeyenler görmesin, duymayanlar duymasın. Ama bir gören var, bir duyan var. Allah her şeyi görüyor ve biliyor. Sorunlar çok, fakat açık söyleyeyim fazla umutlar yok. Ülkenin çivisi çıkmış durumda. Her şeyi yerli yerine oturtmak için hem akıl, hem bilgi,hem vicdan gerekli. İlçemizin üzerindeki karanlıkları yırtacak yeni bir ışık parlar mı acaba? Her şeye rağmen bunu umut etmek istiyoruz. Çünkü umutsuz yaşanmazmış. dursunbey.gen.tr

0 yorum:
Yorum Gönder